Skip to main content
Sağlıklı yaşam pusulası

Sağlıklı yaşam pusulası

By Esra Büyükcombak

İnsan, sağlık ve yaşama dair her şey...
Currently playing episode

Oruç Tutarken Zinde Kalmanın Yolları:Ramazan Ayı İçin İpuçları

Sağlıklı yaşam pusulası Mar 12, 2024

00:00
07:51
Kablosuz Kulaklıklar Tehlikeli Mi?

Kablosuz Kulaklıklar Tehlikeli Mi?

Gelişen teknolojiyle birlikte, Bluetooth kulaklıklar günlük yaşantımızda yaygın bir şekilde kullanılan cihazlar olarak yerini çoktan aldı. Toplantılarda, spor yaparken, ders çalışırken, telefon görüşmelerinde veya sadece müzik dinlerken bile sıklıkla tercih edilen kulaklıkları, uyurken kullanmayı tercih edenler bile var. Ancak, sağlık açısından bir zararı olmadığı düşünülse de, bu tür giyilebilir teknoloji ürünlerinin uzun süreli kullanımının sağlık sorunlarına yol açabileceği endişesi de kafalarda soru işaretine neden olabiliyor.

May 07, 202408:40
Sağlığınızı İyileştirmenin Ücetsiz Yolları

Sağlığınızı İyileştirmenin Ücetsiz Yolları

Sağlıklı bir yaşam sürmek için pahalı takviyelere veya karmaşık tedavilere ihtiyacınız yok! Aslında, sağlığınızı korumanın ve yaşlanmayı sağlıklı bir şekilde yaşamanın en doğru yolları tamamen ÜCRETSİZ!  Basit uygulamalara odaklanarak, bedeninizin doğal iyileşme gücünden en iyi şekilde yararlanabilirsiniz. Bu sayede hastalıklara karşı daha dirençli olursunuz ve yaşam kalitenizi artırırsınız.

 

Apr 30, 202408:41
Vücudunuzu Doğal Yollarla Yenileyin

Vücudunuzu Doğal Yollarla Yenileyin

Günlük yeme alışkanlıklarımız, kirli hava, kapalı ortamlar, kozmetik ürünler vücudumuza zararlı toksinlerin girmesine neden olabilen durumlardan bazılarıdır. Toksin kelimesi, sağlığı olumsuz etkileyebilecek zehirli maddeleri, kimyasalları, ağır metalleri ifade eder ve  metabolizmamızı olumsuz yönde etkiler. Detoksifikasyon, vücudun böbrekler, karaciğer, sindirim sistemi, cilt ve akciğerler yoluyla zararlı maddeleri doğal olarak ortadan kaldırdığı düzenli organ fonksiyonunun bir parçasıdır ve vücudunuzun toksinlerden kurtulma sürecidir. 

Apr 16, 202409:22
Ramazanın Ardından:Bayram Sevinci ve Sağlıklı Beslenme İpuçları

Ramazanın Ardından:Bayram Sevinci ve Sağlıklı Beslenme İpuçları

Evimize bir misafir geldiğinde onu ağırlamak için çabalarız ve ayrıldığında da inşallah memnun kalmıştır diye umut ederiz. İşte yılda bir defa misafir ettiğimiz ramazan geldi, gidiyor. İnşallah yapmamız gerekenleri hakkıyla yapmışızdır ve bizden memnun kalmıştır duasıyla uğurluyoruz. Hediye olarak bize uhuvveti arttıran, ümit tomurcuklarını yeşerten, birlik ve beraberliği hatırlatan bayramı bırakıyor.

Sevdiklerimizle bir araya geldiğimiz, güzel duyguların çoğaldığı, umutsuzluğun umuda, mutsuzluğun mutluluğa dönüştüğü özel zaman dilimleridir bayramlar.

Apr 09, 202408:10
Nisan Yağmurunun Sırrı Ve Faydaları

Nisan Yağmurunun Sırrı Ve Faydaları

Her şeyin bir mevsimi vardır deriz ya, her mevsimin kendine özgü güzellikleri de vardır. Ancak hepimiz için bahar bir başkadır. Hele ilkbahar, bitkilerin yeşermeye başladığı, ağaçların tomurcuklandığı yeryüzünün şenlendiği bir mevsimdir. İlkbahar, yağmurlarıyla meşhurdur; Mart, Nisan ve Mayıs aylarında yağan bahar yağmurları çok özel ve değerlidir. Baharın en kıymetli ayı Nisan olarak kabul edilir. Özellikle Orta Asya’da, İslam ve Balkan coğrafyalarında, Hızır ile İlyas peygamberlerin 6 Mayıs’ta (Rumî takvime göre 23 Nisan) buluştuğuna inanılır. “Hıdrellez” (Hızır-İlyas) ismi verilen bu günde yağan yağmura binaen bolluk ve bereketi temsil eden Hızır Peygamber’in evleri ziyâret edeceği inancıyla kaplara yağmur suyu doldurma adeti belli bölgelerde halen devam etmektedir. Selçuklu döneminde Konya’da bulunan Mevlâna Dergâhı’nda, “nisan tası” adı verilen kaplara topladıkları nisan yağmurlarının ikram edilme geleneği vardı.  Mevlana Müzesi’nde bulunan ve 1396 yılında yapılan Nisan Taşı (tası) 43 kilogram ağırlığında nadide eserler arasında sergilenmeye devam ediyor. Bu taş yüzyıllardır Anadolu'da Nisan yağmurları toplama geleneğinin başlangıcı olarak edilir.

Apr 02, 202408:22
Ramazan, İtikaf Ve Dopamin Detoksu İlişkisi

Ramazan, İtikaf Ve Dopamin Detoksu İlişkisi

Son günlerini geçirdiğimiz Ramazan ayı, alışkanlıklarımızı değiştirmek için en doğru zaman dilimlerinden biridir. Oruç ibadetini nasıl anladığımıza bağlı olarak Ramazan’ı değerlendirme şeklimiz değişkenlik gösterebilir. Oruç ibadeti, günlük dürtülerimizi kontrol etmeye yönelik bir irade gücü egzersizi olarak kabul edilirken, Ramazan ayı da bu iradeyi güçlendirmek için mükemmel bir zaman dilimi sunar. Bu ay, insanı harekete geçirici güç olan dürtülerin kontrolünü sağlayarak, iyi davranışların geliştirilmesine olanak sağlar. İnsanı harekete geçiren güce dürtü adı verilir. Yaşamı sürdürmek adına yemek, içmek, uyumak gibi ihtiyaç duyulan temel dürtüler vardır ve dürtülerin kontrolü de sağlam bir iradeye bağlıdır. İrade eksikliği olumlu değişimin önündeki en önemli engeldir. 

Apr 02, 202408:04
Oruç Tutmanın Yan Etkileri!

Oruç Tutmanın Yan Etkileri!

Oruç tuttuğumuzda, niyetimiz farz olan bir ibadeti yerine getirmek olsa da, bedenimize ve ruhumuza faydaları olduğunu da çok iyi biliyoruz; Kalp sağlığı, kolesterolün azalması, kan basıncının dengelenmesi, kanserin önlenmesi, toksinlerin atılması, kan şekerinin düzenlenmesi ve endorfin seviyelerinin artması gibi pek çok faydası bilimsel olarak ispatlanmıştır. 
Doğru şekilde ve amacına uygun yapılmayan veya olmayan durumlarda görülen yan etkiler, oruç ibadeti için de geçerlidir. Genellikle bunun sebebi günlük yaşamın ve beslenme düzeninin değişmesi kaynaklıdır ve sonucunda bazı istenmeyen durumlar ortaya çıkabilir. Orucu sağlıklı tutmayı etkileyen durumların farkında olmak ve bazı önlemler almak önemlidir.

Apr 01, 202407:43
Oruçla Bedenimizde Saatlik ve Günlük Neler Oluyor?

Oruçla Bedenimizde Saatlik ve Günlük Neler Oluyor?

Oruç genellikle vücut ve sindirim sistemi için şifa olarak kabul edilir. Çünkü oruç sindirim sistemini dinlendirir. Çok farklı sağlık problemlerimiz var ve bunların çoğu bağırsakta başlıyor. Bağırsak hastalıkları, yanlış yiyecekleri yanlış zamanda yediğimiz ve bu süreçte sindirim sistemimizi zorladığımız için ortaya çıkıyor. Peygamber Efendimizin (SAV) bize tavsiyesi midemizin üçte birini yemek, üçte birini su, üçte birini de nefes için ayırmak, yani doymadan önce yemeyi bırakmak şeklindedir. 
Daha az yiyerek sindirim organlarımızı daha az yormuş oluruz. Bu nedenle oruç, vücut için çok önemli bir şifa uygulaması olarak kabul edilir. Oruç, vücudumuza ihtiyaç duyduğu molayı verir, çünkü normalde yiyecekleri parçalamaktan ve sindirmekten sorumlu olan enzimler, vücutta iyileştirici işlevleri yerine getirmek üzere çalışmaya başlar. Oruç tuttuğumuzda vücudumuz şifa moduna geçer ve bu sayede enerjisini korumaya çalışır. Bu nedenle oruç, iştahı ve nefsani duyguları da bastırır. Oruç, vücuda kendini yeniden düzenleme yeteneği verir. 

Apr 01, 202408:10
Oruç Tutarken Zinde Kalmanın Yolları:Ramazan Ayı İçin İpuçları

Oruç Tutarken Zinde Kalmanın Yolları:Ramazan Ayı İçin İpuçları

Ramazan geldi ve bir kez daha kendimizi bu manevi iklime erişmenin şükründe buluyoruz… Ramazan, iradeyle özdisiplinin kazanıldığı ve bize bahşedilenlere minnettarlık duygularımızın arttığı bir aydır. Müslümanlar olarak emredilen İslam dininin beş farzından biri olması hasebiyle oruç tutarız. Vücudumuzun arınması ve temizlenmesi, zararlı alışkanlıkların terk edilmesi, daha sağlıklı bir yaşam tarzına başlama fırsatı, ekstra hediyelerdir. Kalp ve zihin huzurunun yaşanması, manevi beslenmenin artmasıyla doğru orantılı olarak gerçekleşir. 

Mar 12, 202407:51
Uyuyamıyorsanız Sebebi Var

Uyuyamıyorsanız Sebebi Var

Uykunun insan sağlığı için çok önemli olduğu biliniyor. Kaliteli uykunun önemini anlamak ve uyku düzeni, uyku rahatsızlıkları gibi sorunlara dikkat çekmek amacıyla Dünya Uyku Günü ilan ediliyor ve her yıl uykuyla ilgili yeni bir tema geliştiriliyor. Bu sene 18 Mart Dünya Uyku Günü ve bu yılın belirlenen teması ise “Kaliteli Uyku, Sağlıklı Akıl, Mutlu Dünya”. O halde ben de hemen sorayım, kaliteli uyuyabiliyor musunuz? Maalesef yetişkinlerin üçte ikisi bu sorunun cevabını “hayır” olarak yanıtlıyor. Bu durum telefon, televizyon gibi cihazlarla geçirilen zaman, gün içinde yeteri kadar hareket etmeme ve sağlıksız beslenme gibi vücudun metabolik dengesini bozan sebeplere dayanır.

Mar 08, 202408:03
Bahar Aylarının Korkulu Rüyası; Bahar Alerjisi

Bahar Aylarının Korkulu Rüyası; Bahar Alerjisi

İlkbaharla birlikte yeniden diriliş başlar; tabiat canlanır ve renklenir. Bu canlılık bize de yansır. Dışarıda vakit geçirmek, tomurcuklanan ağaçları görmek, filizlenen tohumlarla mutlu olmak, çimlerde dolaşmak hepimize çok iyi gelir. Bahar, güneş ışığını, daha uzun günleri ve yeşil doğayı beraberinde getirir, ancak birçok insan bu mevsimin güzelliklerine ilaveten hapşırmalar, baş ağrıları, kaşıntılı gözler ve solunum problemleriyle mücadele edeceği için endişe yaşar.

Mar 08, 202407:25
Peynir Neden Bağımlılık Yapar?

Peynir Neden Bağımlılık Yapar?

Siz de benim gibi peyniri çok sevenlerdenseniz, hatta sevmeyenleri anlamaya çalışanlardansanız bağımlı olabileceğinizi hiç düşündünüz mü? Peynir çeşitleri, farklı dokuları ve lezzetli tatlarıyla karşı konulması zor olabilecek bir çekiciliğe sahiptir. Ancak "bağımlılık" kelimesinin endişe ettirici bir ifade olduğu konusunda hemfikirizdir. 

Peki nedir bağımlılık? Amerikan Bağımlılık İlaçları Derneği, bağımlılığı, beyniniz, vücudunuz, çevreniz ve hatta genetiğiniz arasındaki karmaşık etkileşimleri içeren tıbbi bir durum olarak tanımlıyor. Kişi zararlı sonuçlarını bilmesine rağmen direnmekte zorlanır ve neden olan davranışı bırakırken sıklıkla huzursuzluk gözlemlenir. Bu yüzden peynirin çekiciliğini keşfetmeye başlamadan önce, çok önemli bir noktayı açıklığa kavuşturmak gerekir: Peynir, uyuşturucu madde kategorisinde değildir ve peynir için kullanılan "bağımlılık yapıcı" ifadesi, zararlı kimyasallarla aynı anlama gelmez. 

Dünya genelinde iki ila dört bin arasında peynir çeşidi olduğu biliniyor. Türkiye'de ise yaklaşık yüz doksan çeşit peynir üretimi gerçekleştiriliyor. Bu kadar çok peynir tüketilmesiyle ilgili araştırmalar yapılırken, uyandırdığı karşı konulmaz yeme hissinin arkasındaki bazı gizemler de daha kolay anlaşılıyor. Peyniri fazla sevme, sadece  lezzetli olması veya kültürel alışkanlıklardan değil, aynı zamanda peynirin kimyasal bileşimiyle ve genetik yapımızla da ilişkilidir. 

Mar 05, 202408:25
Mavi Işık Korumalı Gözlükler Gerçekten Etkili mİ?

Mavi Işık Korumalı Gözlükler Gerçekten Etkili mİ?

Bilgisayara,tablete veya telefon ekranına bakarak çok zaman geçiriyorsanız, bu cihazların yaydığı mavi ışığı engellemek için bir şeyler yapmanız gerekip gerekmediğini merak ediyor olabilirsiniz. 

Mavi ışık yüksek enerjiye sahip kısa bir dalga boyudur. Ve mavi ışığa fazla maruz kalmak, ışığı algılayan ve görebilmeniz için beyne sinyaller gönderen hücre tabakası olan retinayı etkileyebilir. Göz retinasını kısa ışık dalga boylarına maruz bırakmak "mavi ışık tehlikesinin" temelini oluşturur ve ışığa hassasiyetiyle sonuçlanır. Yapılan araştırmalar, bilgisayar kullanıcılarının yaklaşık %70 inin bilgisayarla ilişkili görme sendromu olarak da bilinen göz yorgunluğundan muzdarip olduğunu gösteriyor. Bu yüzden dijital cihazların ürettiği mavi ışığı engellemek veya filtrelemek için tasarlanan mavi ışık gözlükleri, tablet, bilgisayar ve telefonların uzun süreli kullanımının sonuçları olan, göz yorgunluğunu ve etkilenen biyolojik saatten dolayı görüllen uyku sorunlarını  önlemek amacıyla pazarlanır.

Feb 27, 202407:52
Doğa Terapi Ruh Sağlığına Nasıl İyi Gelir?

Doğa Terapi Ruh Sağlığına Nasıl İyi Gelir?

Ailece vakit geçireceğiniz zaman veya arkadaş buluşmalarınızda tercihiniz alışveriş merkezleri mi, açık hava mı olur? Doğru cevabın açık hava olması gerektiğinin farkındasınız ama hala en çok tercih edilen yerler kapalı mekânlardır. Doğada yeteri kadar vakit geçirmemek bedensel ağrılardan tutun da zihinsel dağınıklıklara hatta ruh halinize kadar pek çok olumsuz duruma neden olur. Baharın gelmesiyle birlikte bahçeler, parklar, ağaçlar yeniden canlanır, hayata döner. Ölümden sonra dirilişi hatırlayacağınız ve bundan dolayı tefekkürünüzü arttırabileceğiniz zaman dilimi ilkbahar, ruhunuza ve bedeninize iyi gelir ve şifaya vesile olur. Açık alanda vakit geçirmenin etkileri ve bunun da ötesinde doğa terapisinin faydaları hakkında oldukça fazla bilimsel araştırma mevcuttur.

Feb 23, 202407:26
Beslenmeniz Süper mi? Süper Besinler Nelerdir?

Beslenmeniz Süper mi? Süper Besinler Nelerdir?

 

"Süper besin" terimi beslenme alanında moda bir kelimedir. Süper besinin ne olduğuna dair net bilimsel bir tanım olmasa da yaygın olarak kullanılır, diyet programlarına göre de değişkenlik gösterebilir. Hatta süper besin olarak belirtilen gıdaları tüketmenin, iyileşme sürecine hızlı bir etkisi olabileceğine ilişkin yanlış beklentiler de olabilir. Bu tür yanlış beklentiler, bazen "süper besinlerin" sağlık veya diyet hedeflerine ulaşmada tek başına yeterli olabilecekleri izlenimi verebilir. Bu süper besinlerin çeşitli faydaları olduğu elbette inkar edilemez, ancak sağlıklı bir diyetin önemini vurgulamak için, tek bir besinin tüm sağlık sorunlarını çözebileceği yanılgısına da düşmemeliyiz.

 

Feb 20, 202408:07
Alışveriş Fişlerindeki Tehlikenin Farkında mısınız?

Alışveriş Fişlerindeki Tehlikenin Farkında mısınız?

Bir mağazada alışveriş yaptıktan sonra ödeyeceğiniz bedel kasa fişinde olan tutardan daha fazla olabilir. Marketten, giyim mağazasından, benzin istasyonundan yani neredeyse tüm alışverişlerinizden sonra acaba hastalanır mıyım endişesi taşımak biraz saçma gelebilir. Endişelenmeyi gerektirecek durum aslında elinize aldığınız kasa fişinden kaynaklanıyor. Kasa fişinde bulunan ve sağlığı tehdit eden Bisfenol A (BPA) kimyasalı zehirli bir maddedir. “BPA'” ibaresi biberonlardan, içecek kutularından ve yeniden kullanılabilir su şişelerinden tanıdık gelebilir. BPA, ilk olarak biberonlarda endişe yaratan bir kimyasal olarak gündeme geldi ve sağlıksız olduğu  anlaşıldığı için aşamalı olarak pek çok üründen kaldırıldı. Ancak sonrasında BPA, stabilitesi ve ısı direnci nedeniyle, termal kâğıt (kasa fişi) üzerine yapılan kaplamalarda, düşük maliyetli bir endüstriyel kimyasal olarak kullanılmaya başlandı. Peki kasa fişleri konusunda endişe etmemizi gerektirecek bir durum gerçekten var mı?

Feb 15, 202407:53
Text Neck Sendromu Yaşıyor Olabilirsiniz.

Text Neck Sendromu Yaşıyor Olabilirsiniz.

20 yıl önce, elimizde küçük bir ekran olmadan yaşayamayacağımızı kim bilebilirdi? Her gün saatlerce akıllı telefonlarımızın ve tabletlerimizin başında takılı kaldığımızı hepimiz biliyoruz. .Artan akıllı telefon kullanımı, boyun kaslarında ağrı ve gerginlik hissine ve ilerleyen zamanlarda farklı sorunlara neden oluyor. Boyun ve omuzlarda hatta belde artan kas ağrısı, maalesef  gençlerde ve küçük çocuklarda bile görülür hale geldi. Araştırmalara göre bunun nedeni internette gezinmek, video izlemek, mesaj yazmak, hatta okuma yaparken baş duruşunun normal seviyeden daha aşağıda olması. Başınızı aşağı eğerseniz; boynunuz öne doğru hareket eder, omuzlarınız öne doğru bükülür, boyun ve omuz kaslarınız kasılır. Boyun kasları, normal şartlarda, yaklaşık 4-5 kg. olan başımızın ağırlığını desteklemek için yaratılmıştır. Başınızı öne eğdiğiniz her santim için kaslara binen yük iki katına çıkar. Hele bir de çeneniz göğsünüzdeyken akıllı telefonunuza baktığınızda boynunuza yaklaşık 25 kiloluk bir kuvvet uygulanır. Boyun kaslarınız bu ağırlığı taşımak zorunda kaldığı için boyun tutulması, kireçlenme, baş ağrısı ve hatta başka ciddi sağlık sorunlarına da neden olabilir.Tablet, akıllı telefon ve bilgisayar gibi teknolojik aletler, kişiyi uzun süre kendine bağlayabiliyor. Ekrana çok bakmak göz yorgunluğuna neden olur. Dijital göz yorgunluğunun belirtileri arasında bulanık görme ve göz kuruluğu sayılabilir. Uzun süre ekrana bakmak, ekranın parlaklığı ve yanlış oturma şekli bu sıkıntıları tetikler. Çok iyi bildiğimiz ama yine de devam ettiğimiz bir husus daha var; o da uyku sorunlarının sebeplerinden biri olan teknolojik aletleri yatma saatine yakın kullanmak. Enerji düzeyi çok yüksek olan mavi ışık beyni uyarır, vücudun doğal sirkadiyen (biyolojik) ritmini bozar. Uykuya dalmayı zorlaştıran veya ertesi gün daha az zinde hissetmenize neden olan bu sorundan kurtulmak için kitap okumak, hafif esneme hareketleri yapmak veya banyo yapmak gibi sakinleştirici aktiviteler çözüm olabilir.yığılmış bir pozisyonda oturmak denebilir. Bu pozisyon akciğerlerinizin genişleme yeteneğini kısıtlayarak solunum mekanizmanızı bozar. Bu durum daha az oksijen solumanıza ve kanı vücudunuza dağıtan kalbinizin daha fazla çalışmasına ve yorulmasına neden olur.Gün içerisinde en çok karşılaştığınız görüntü, toplu taşıma araçlarında seyahat ederken, yolda yürürken ve hatta araç kullanırken cep telefonuna bakan insanlar değil mi? Günde kaç saat telefonla vakit geçiriyorsunuz? Özellikle boyun ve omuz bölgenizde artan ağrılar var mı? Boynunuzu doğru şekilde tutabiliyor musunuz? Bu soruların cevabı bizi yabancı literatürde “text neck syndrome” olarak geçen ve dilimizde “cep boyun hastalığı” veya “cep telefonu boynu” adı verilen yeni hastalığa götürüyor. Mesajlaşma sırasında başın uzun süre aşağı eğilmesinden kaynaklanan bu duruş bozukluğunda başınız, boynunuzun ve sırtınızın orta kısmındaki eklemlerle kaslara sürekli bir baskı uygular. Hemen ağrıya neden olmayabilir, ancak zamanla bu durum sıkıntılı hale gelir. Ayrıca boynunuzun doğal kıvrımını da düzeltir. Sonucunda da omuz ağrısı, sırt ağrısı, baş ağrısı, kamburluk, kol uyuşması gibi durumlarla sonuçlanabilir. Boynunuzu rahatlatmak için duruşunuzu düzeltin. Doğru duruş nasıldır diyorsanız, kulağınızdan omzunuza dikey bir çizgi çekebiliyor olmalısınız. Duruşunuz düzgün değilse, esneme hareketleri yapmayı deneyin. Basit esneme hareketleri bile, gerginliği ve kas ağrılarını hafifletebilir. Akıllı telefonunuzu okumak için çenenizi aşağı eğmek yerine, cihazı göz hizasına yükseltmek daha doğru bir şekildir. Aynı şey masaüstü bilgisayarınız için de geçerlidir. Ekranınız göz hizasında olmalıdır, böylece kafanız sürekli aşağı inip kas gerginliğine neden olmaz. Boyun ağrınız varsa, önce ısıtırak germe  ve esneme egzersizleri yapmaya çalışın. Dokuyu ısıtan kremler de ağrıları hafifletmenize yardımcı olacaktır. Ayrıca mesaj yazmak yerine telefonunuzun sesli diktesini kullanmak çözümlerden biri olabilir.

Feb 14, 202406:41
Hatırlamak İstiyorsanız Fotoğraf Çekmeyin.

Hatırlamak İstiyorsanız Fotoğraf Çekmeyin.

Dünya yüzünde, gelecekte anılarını hatırlayarak yeniden mutlu olmak isteyen insanlar günde bir milyardan fazla resim çekiyor. Yapılan çalışmalar, beklentimizin tam aksine fotoğraflarımızın hatırlamayı engelleyebileceğini gösteriyor. Anın gerçekte nasıl yaşandığı ve anı yakalamaya çalışmak, aslında daha sonra o enstantaneyi hatırlamamızı zorlaştırıyor.Fotoğraf çekmenin en önemli nedenlerinden biri, uzun zaman sonra bile bir bebeğin dünyaya gelişi, bir kavuşma anı, harika bir manzara gibi anları hatırlamaktır. Gerçi fotoğraf çekmek zamanla başka amaçlara da hizmet etmeğe başladı. Connecticut'taki Fairfield Üniversitesi'nde psikoloji profesörü olan Linda Henkel,  fotoğraf çekmenin hafızayı nasıl etkilediğini inceledi. Yapılan çalışmada uygulanan bir ankette, katılımcıların birçoğu fotoğrafları araçlarını bıraktıkları park yerini hatırlama tarzında “hafıza yardımı” olarak kullandıklarını ifade etti. Bu araştırmanın neticesinde, bir şeyin anlık olarak (hatırlama amaçlı) fotoğrafı çekildiğinde, hafızaya zarar verebildiği anlaşıldı. Hatırlamak için kameraya güvenilmesi beyindeki hafıza merkezini devre dışı bırakmaya sebep oluyor şeklinde açıklandı. “Tamam, çektim ve bunu daha fazla düşünmeme gerek yok” etkisiyle hareket ediliyor olması, aynı zamanda hafızayı olumsuz yönde etkiliyor.Fotoğraf çekmenin hafızadaki bozulma etkisiBu deneyimleri hatırlamaya gerçekten yardımcı olacak ayrıntılı veya duygusal işleme türlerinden hiçbiri devreye girmez ve kamera kayıt yapıcı dış kaynak olarak kullanılır. Başka bir deyişle, kameranız anı yakalarsa, beyniniz çekmez. Prof. Henkel, bu durumu "fotoğraf çekmenin hafızada bozulma etkisi" ifadesinin karşıladığını belirtti. Sürekli olarak bir şeyden diğerine koşuşturulan dünyada, dikkatin önemli görevlere odaklanamadığı veya hadiseleri benimseyecek kadar vakit olmadığı için sürekli fotoğraf çekme ihtiyacı hissediliyor. Aslında o kadar meşguliyet arasında dönüp tekrar o fotoğraflara bakılamıyor olması da başka bir gerçek.Bir başka araştırmaya göre Henkel; “Görüntünün içindeyseniz, orijinal andan daha fazla uzaklaşırsınız- sanki kendinizin dışında bir şey yaparken kendinizi izleyen bir gözlemcisiniz” der. Çalışma ilginç bir şekilde, eğer görüntüde değilseniz, deneyimi gözlerinizle yeniden yaşayarak kendinize ve anınıza dönersiniz böylece görüntünün içinde olmanızdan daha fazlasını hatırlarsınız. Buradan elde edilen çıkarım, kişinin kendinin içinde bulunmadığı kareler geçmişi hatırlamayı kolaylaştırdığıdır.Eskiler diye tabir ettiğimiz büyüklerimizin geçmişte yaşadıkları her ayrıntıyı hatırlıyor olabilmelerini açıklayan bu çalışmalar anı yaşamanın ve anda kalmanın hafızada daha fazla hatıra biriktirmeyle ilişkili olduğunu gösterir. Fotoğraf çekmenin insan karakterini ve fotoğraflanan şeyleri anlamayı nasıl etkilediği ise hala büyük bir soru işareti. Ancak deneylerinin sonucunda Henkel'in emin olduğu bir şey var: Fotoğraflar aslında, insan bilgi ve hafıza işleme sisteminin çok daha küçük bir versiyonudur. Kameralar, ne kadar harika olsalar da duyu organlarından gelen sinyaller neticesinde beynin yapabilecekleriyle karşılaştırılamaz.

Feb 13, 202403:43
İyilik Yapmanın Sağlığınıza Faydaları Nelerdir?

İyilik Yapmanın Sağlığınıza Faydaları Nelerdir?

Altın kuralı hepimiz biliyoruz: Kendinize nasıl davranılmasını istiyorsanız başkalarına da öyle davranın. Bu, temel ahlaki ilke aslında hadisi şerif kökenlidir. 17 Şubat, “Tanımadığın Birine İyilik Etme Günü (Random Act of Kindness Day)” olarak tanımlanmış ve dünyayı rastgele iyiliklerle daha yaşanabilir bir hale getirmek hedeflenmiş. Aslına bakarsanız ben de böyle bir günün varlığından haberdar değildim. Oğluma verilen ödev için yaptığımız araştırmada öğrendiğim bu bilgiyi bir takım bilimsel verilerle birlikte sizinle paylaşmak istedim.Araştırmalar, çocukluktan itibaren biyolojik olarak nazik olmaya ve iyilik yapmaya yatkın olduğumuzu gösteriyor. Bu özelliğimizi uygulama ve tekrarlarla daha da geliştirebileceğimiz de biliniyor. Günlük yaşamımızdaki koşturmacalar nedeniyle veya zaman zaman da negatif etkilenmelerle bu yeteneğimizi kaybedebiliriz. Nezaket, kişisel ilişkileri geliştirmenin yanı sıra, sizi daha sağlıklı yapabilir. Başkası için güzel bir şey yaptığınızda bunun sizi de daha iyi hissettirdiğini hiç fark ettiniz mi? Bu sadece rastgele olan bir şey değil, beyninizdeki mekanizmayla ilgilidir. Nezaket, iyi hissettiren hormonların salgılanmasını sağlar. İyilik yapmak, mutluluk ve huzur duygularından sorumlu hormonlar olan serotonininizi ve oksitoninizi artırır. Aynı zamanda, fedakârlık yapmanın da rahatlamamıza neden olan endorfin salgıladığı unutulmamalıdır. Araştırmacılar, nazik insanların daha yüksek öz saygıya ve öz yeterlilik duygusuna sahip olduğunu buldular. Öyleyse çevrenizde ne kadar olumsuz hadiseler cereyan etse de iyilik yapmakta ısrarcı olun. İhtiyacı olan birine yardım etmek, beklemediği bir anda birinin tebessümüne sebep olmak … Sıkıntıların daha fazla olduğu günümüzde, sürekli olarak stresi azaltmanın yollarını arıyoruz. Elbette çok zorlanıyoruz. Hele nefret söylemlerinin artması maalesef duygu durumumuzu olumsuz şekilde etkiliyor. İyilik yaparak, kendi sıkıntılarınızın dışına çıkarsanız ve kendi yaşamınızdaki stres faktörlerinden uzaklaşmış olursunuz. İyilik yapmak veya nazik davranmak mutlu hissetmek için gerekli olan endorfin, serotonin ve dopamin üretimini arttırır. Küçük bir jest bile fark etmeden bedeninizde büyük bir değişime yardımcı olabilir.Başkalarını iyi hissettirmek elbette kalbinizi “ısıtabilir” ama başkalarına karşı iyi davranmak kalbinizin çalışma mekanizmasını da etkileyebilir. Çalışmalara göre, “oksitosin, kan damarlarında nitrik oksit adı verilen ve kan damarlarını genişleten bir kimyasalın salgılanmasına neden olur. Oksitosin hormonu, kan basıncını düşürerek kalbi koruduğu için "kardiyoprotektif" bir hormon olarak bilinir. Nezaket kalbinizi fiziksel ve duygusal olarak güçlendirir.Ancak bunu ben değil, araştırmacılar söylüyor. Health.com'a göre, aile ve arkadaş ilişkileriniz güçlü değilse kalp hastalığı riskiniz daha yüksektir. Başkalarına karşı nazik olduğunuzda, güçlü, anlamlı ilişkiler ve dostluklar geliştirirsiniz. Daha iyi ilişkiler için iyi davranışlar; mesafelerin azalmasına, engellerin kalkmasına yardımcı olur. Yaşlanmanın iki ana unsuru vardır. Bunlar serbest radikaller (vücuttaki kimyasal atıklar) ve iltihaplanmalardır. Oksitosin, vücuttaki serbest radikallerin ve iltihaplanmanın seviyesini azaltır. Yine bu hormon sayesinde yaşlılık belirtileri geciktirilebilir. Genç kalmak ve uzun yaşamak istiyorsanız yeni arkadaşlıklara açık olun. Nezaketinizi, şefkatinizi çevrenizdekilere hissettirin.Vücuttaki iltihaplanma; diyabet, kanser, kronik ağrı, obezite ve migren gibi her türlü sağlık sorununa neden olur. İyilik yapmaya istekli olmak, daha düşük iltihaplanmalara neden olur. Aynı zamanda yaptığınız küçük iyilikler bile opioidlerin salınımını arttırabilir. Opioidler ise doğal ağrı kesici olarak görev yapar. Vücudunuzdaki etkilerini bilmek daha özenli davranışlar sergilemenize yardım edebilir. Her ne kadar nazik olmak veya iyilik yapmak farklı kişiler için farklı anlamlara gelse de aslında insanların birbirine verdiği değerdir. İyilik yapmanın sadece maddi karşılığı olmaz.

Feb 13, 202407:27
Merhaba

Merhaba

Sağlıklı yaşama dair herşey...

Feb 10, 202401:33